11 Kasımın Sessizliği: 20 Şehidin Ardından Devlet Neden Suskun?
11 Kasım’da TSK ‘ ya ait C-130 tipi askeri kargo uçağın düşmesiyle 20 Askerimizi Şehit Verdik. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları dışında yürüttüğü görevlerde, barışın, istikrarın ve milli güvenliğin yükünü omuzlayan 20 evladımız… Her biri bir baba, bir anne, bir eş, bir çocuk bıraktı geride. Böylesine ağır bir kaybın ardından olması gereken çok basittir: Devlet yas ilan eder. Millet, şehitlerine saygı duruşunda bulunur. Devlet, evlatlarını bağrına basar. Fakat bu kez öyle olmadı.
Devletin sessizliği, milletin yarasında derin bir çiziktir.
Medya konuşuyor, peki devlet nerede?
Ülkenin bağımsız medyası, gazeteciler, yorumcular… Hepsi konuşuyor, tartışıyor, sorular soruyor. Ama görünen o ki, konuşan medyayı umursayan bir hükümet yok. Sanki mesele sadece birkaç gazetecinin gündemi. Sanki toplumun geri kalanı bu kaybı konuşmasa da olur. Devletin hali adeta şu: ‘’Konuşsunlar, nasıl olsa biz bildiğimizi okuruz.’’ Bu yaklaşım, devlet ciddiyetine yakışmaz. Bu yaklaşım, millet iradesine saygılı bir yönetim anlayışı değildir. Bu yaklaşım, şehitlere hürmet değildir.
• Milletin acısını sahiplendiğinin göstergesidir.
• Kaybın ağırlığını kabul ettiğinin ilanıdır.
• Şehit ailelerine uzanan görünür bir devlettir.
• Kurumların kendini sorgulaması için verilen sözlü bir teminattır.
Bizde ise tam tersine, sanki ‘’bir şey olmamış’’ gibi bir tutum sergilendi.
• Uçağın bakım durumu nasıldı?
• Görev öncesi kontroller eksiksiz yapıldı mı?
• Teknik arıza iddiaları gerçek mi?
• Uçuşa elverişlilik raporları kim tarafından, hangi şartlarda verildi?
• Komuta kademesi ve ilgili kurumlar hesap verecek mi?