Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı’nın ilk oturumunda sunumlar yapıldı
HÜDA PAR’ın Van’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nın ilk oturumunda konuşmacılar sunumlarını gerçekleştirdi. HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından Van’da düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” ilk oturumunda sunumlar yapıldı. Siirt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mehmet Şah Gültekin’in moderatörlüğündeki “Kürt Meselesi Bağlamında Kürt Uleması ve Medrese Geleneği" başlıklı ilk oturumda, Bingöl Üniversitesi Zaza Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Dr. İbrahim Dağılma “Medresetü’z-Zehra Projesi ve Kürt Meselesi”, Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Macit Sevgili “Kürt Ulemasının İslam Mirasına Katkıları ve Günümüze Yansımaları” ve Yazar Vahdettin İnce “Kürt Edebiyatında Medresenin Rolü” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.
“Ulusçuluk ve menfi milliyetçilik günümüze kadar gelen birçok problemin başat nedenleri olmuştur”
Dağılma, "Bediüzzaman Said Nursi'nin bu düşüncesi, Medresetü'z Zehra adını verdiği bir eğitim ve medeniyet projesinde somutlaşmıştır. Bu proje, yalnızca bir eğitim modeli değil; aynı zamanda toplumsal barışı, halkların huzurunu ve İslam kardeşliğini tesis etmeye yönelik ciddi, önemli ve uygulanabilir bir girişim olarak dikkat çekmektedir. Kırk yılı aşan kanlı ve çatışmalı bir sürecin sonrası gelinen noktada ciddi anlamda oluşan bir çözüm iradesinin bu makul ve makbul projeden bağımsız yürütülmemesi gerekir. Yüz yıl öncesinden düşünülen, tasarlanan ve uygulanması adına ciddi çabaların sergilendiği Medresetü'z Zehra Projesi günümüze uygulanabilirliğini tüm kapsamı, realitesi ile korumaktadır. Bu çalışma, Bediüzzaman Said Nursi'nin Medresetü'z Zehra adlı projesinin arka planı, tasarımı, uygulanma çabaları, hedefleri, çözüm önerileri ve günümüze uygulanabilirlik durumunu inceleme, değerlendirme ve gösterme amaçlı bir çalışmadır." diye konuştu.Sonuç olarak, Medresetü'z Zehra'nın bir okuldan ziyade bir medeniyet projesi olduğunu vurgulayan Dağılma, "Bediüzzaman Said Nursi'nin hedefi, Kürt, Türk, Arap ve ümmetin diğer halklarını ilim, iman ve kardeşlik potasında birleştirmekti. Bu vizyon, yalnızca bir dönemin değil, bugün de İslam dünyasının ihtiyacı olan manevi ve kültürel bir dirilişin anahtarıdır. Medresetü'z Zehra, proje olarak sadece düne has olmayıp modern çağın insanına da ilim, iman, ahlâk ve kardeşlik bir araya gelmedikçe hakiki terakkinin mümkün olamayacağını da söylemektedir." diye ekledi. “Bu proje, gerçekleşmiş olsaydı, bugün İslam dünyasının birçok bölgesinde yaşanan kimlik, dil ve kültür temelli ayrışmaların büyük kısmı yaşanmayabilirdi” "Bediüzzaman'ın tahayyül ettiği bu ilim merkezi, hem medeniyetin ahlâkî temellerini koruyan bir kalp hem de bilimin yükseldiği bir akıl merkezi olacaktı." diyen Dr. İbrahim Dağılma, "Türk, Kürt ve Zaza gençleri, bir yandan kendi dillerinde öğrenirken aynı zamanda Arapça, Türkçe ve diğer dillerle İslam dünyasının ortak bilgi havuzuna katılacaklardı. Böylece Kürdistan, hem İslamî ilimlerin neşv-u nemâ bulduğu, hem de modern bilimin imanla barıştığı bir merkez hâline gelecekti.
Kürt Ulemâsının İslam mirasına katkılarının günümüz Kürt düşüncesine yansımaları
Kürtlerin İslam'la olan ilişkileri hakkında üç farklı bakış açısı ve yaklaşımdan bahsetmenin mümkün olduğunu söyleyen Sevgili, konuşmasını şöyle sürdürdü: Birincisi; Kürtlerin İslamî geçmişlerine ve yaptıkları hizmetlere karşı gelenler ve buna şiddetli bir şekilde tavır alanlar. Bunlara göre İslam, Kürtleri asimile etmiş ve sömürmüştür. Bu zihniyette olanlar şöyle düşünürler: Kürtler, yüzyıllar boyunca İslam için çalıştılar. Hep başka Müslümanları düşündüler, başkalarına hizmetkâr oldular. Ne var ki Müslüman milletlerin çoğu, onların sırtından devletlerini kurmalarına rağmen Kürtler, hak ettikleri konuma gelemediler, bir devlet dahi kuramadılar. Onlar, Kürt ulusalcılığı önünde engel gördükleri her olayı, olguyu ve şahsiyeti, def edilmesi gereken şer odakları şeklinde tasavvur ettiler. İslam dinini ve Kürt ulemasını, Kürt varoluşunun önünde engel bildiler. 'Şeyha bikujin, axaya pêlexin' (Şeyhleri öldürün, ağaları linç edin) gibi seçilmiş sözlerle, Kürtlerin yapısal sınıflarını iç düşman ilan ettiler ve bunları, kendileriyle mücadele edilmesi gereken oluşumlar olarak gördüler. Bu gruptakilerin sayısı, seküler hayatın câzibesi ve son dönem sosyalist Kürtçü hareketlerin bilinci sâikiyle gittikçe artmıştır. Said Nursî'nin şöyle bir sözü vardır: 'Biz ki Kürdüz, aldanırız; fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz.' Bu sözün şu versiyonu, bahsettiğim grubun zihin dünyasına ışık tutmaktadır: 'Aldanmayız, ama aldatabiliriz. Her türlü gayrı meşru yolu ve yöntemi, ulusal maslahatımız için reva görürüz.'
“Bu ilmî ve kültürel birikim, Kürt tarihi ve milleti için büyük bir övünç kaynağıdır”
"Kürtler, İslam tarihi boyunca İslam ümmetinin ayrılmaz bir bileşeni olmuşlardır"
Sevgili, "Bir millet olarak Kürtler, İslam tarihi boyunca İslam ümmetinin ayrılmaz bir bileşeni olmuşlardır. Kürt milleti, Ortadoğu ve Anadolu coğrafyasında ilim, medeniyet ve kültür taşıyıcılığında önemli misyonlar üstlenebilecek güçlü bir potansiyele sahiptir. Özelde İslam âlimleri ve düşünürleri, genelde İslam ümmeti, Kürtlerin katkılarını, hizmetlerini ve potansiyelini idrak edip takdir etmeli; Kürt milletine insanî, ahlakî ve itikâdî açıdan hakları olan hürriyetleri ve kazanımları verme konusunda üzerlerine düşen görevleri yapmalıdırlar. Zira Kürt sorunu, ulus devlet zihniyetinin inisiyatifine terkedilmeden önce, ümmetin insanî, ahlâkî ve itikadî bir sorunu olarak önümüzde durmaktadır. Nitekim fitne ateşini söndürmek, barışı tesis etmek ve selamı yaymak, kendisini ümmetin bir bireyi olarak gören bütün Müslümanlara farzdır. Özellikle bilinçli Arap, Fars ve Türk Müslümanlarının, tarih boyunca İslam medeniyetine önemli katkılarda bulunmuş olan Kürt halkına karşı daha derin bir empati ve kardeşlik bilinci geliştirmeleri, İslam ümmetinin barış, esenlik ve kardeşlik içinde yaşamaları açısından son derece önemlidir. Zira İslam, etnik farklılıkları bir üstünlük vesilesi değil; tanışma ve karşılıklı anlayışın temeli olarak gören bir dindir." şeklinde konuştu.
“Kürtlerle ilgili biz ne kadar fikir üretirsek üretelim Kemalizm'in bunu anlamaya mecali yoktur”
"Kemalizm'in İslam karşısında iki saniye tutunmasına imkân yoktur"