DEVA Partili Şahin: “Toplumun, devletin, kurumların her kademesinde bir kokuşma, bir yozlaşma yaşanıyor, ‘Yorgun İktidar’ ise sadece seyrediyor”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülen İçişleri Bakanlığı’nın 2026 bütçesi üzerine konuştu. Şahin, konuşmasında uyuşturucu operasyonlarına, polis intiharlarına ve iktidar döneminde yaşanan toplumsal olaylara değindi. “Bütçe yalnızca bir muhasebe cetveli değil; devletin cüzdanı, milletin vicdanıdır” hatırlatmasında bulunan Şahin, “Paranın nereye harcandığı değil, önceliğin kime verildiği, nereye harcandığı önemlidir” ifadeleriyle bütçede önceliklerin önemli olduğunun altını çizdi. Şahin konuşmasında şunları söyledi:

15 Ara 2025 - 14:46 YAYINLANMA
DEVA Partili Şahin: “Toplumun, devletin, kurumların her kademesinde bir kokuşma, bir yozlaşma yaşanıyor, ‘Yorgun İktidar’ ise sadece seyrediyor”

“Uyuşturucu bataklığı neden her geçen gün büyüyor ve bu toplumu içine çekiyor” “Atalarımız ‘Mizan bozulursa düzen bozulur’ demiştir. Bozulan mizanı, bozulan düzeni konuşacağız. Sayın İçişleri Bakanı hem Plan Bütçe Komisyonu’nda hem 24 Haziran’da vermiş olduğumuz soru önergesine 12 Aralık’ta verdiği cevapta uyuşturucu ile mücadelede operasyon sayılarının arttığını, ele geçirilen uyuşturucu miktarlarının yükseldiğini ifade etmişsiniz. Komisyondaki konuşmanızda da ‘arzı kırıyoruz, talebi azaltıyoruz’ diyerek kendi kabine döneminizde 90 bin 538 tutuklama gerçekleştiğini 218 ton uyuşturucu madde, 248 milyonu aşkın uyuşturucu hap ele geçirildiğini beyan ettiniz. Fedakâr kolluk kuvvetlerimizin emeğini elbette teslim ediyoruz; canla başla çalışıyorlar, bu ülkenin huzuru için görev yapıyorlar. Her birine minnettarız. Bu konuda mücadele azminizden ve samimiyetinizden de şüphemiz yok. Ancak acı bir hakikat var: Bu kadar operasyon varsa, bu meselenin üzerine ciddiyetle gidiliyorsa, neden bu bataklık her geçen gün büyüyor ve bu toplumu içine çekiyor? Bu kadar gözaltı varsa, neden sokaklarımız hâlâ suç örgütlerinin gölgesinde? İktidarınız gerçek bir mücadele içindeyse neden kamuoyuna mâl olmuş ve iktidarınıza yakın isimler bir bir bu pisliklerle anılır oldu? Her gün sosyal medyada sinematik operasyon videoları izliyoruz ama gerçek hayatta gençlerimizin elimizden kaydığı bir ülke gerçeğiyle yüzleşiyoruz.” “Bataklığı kurutmadan sivrisinek öldürmekle övünemeyiz” Aileler çaresiz. Toplum tedirgin. Sorun istatistik değil, izlediğiniz stratejidir. Sayın Bakan, bu nedenle Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulunun kurulmasını büyük bir memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmiştik. Ancak bu kurulun maalesef yıllardır adı var, etkisi yoktur. Cumhurbaşkanı Yardımcısından başlayarak Adalet, Aile ve Sosyal Hizmetler, İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık, Hazine ve Maliye dâhil olmak üzere neredeyse tüm bakanlıklar bu kurulda yer almaktadır. Devletin bütün gücü kâğıt üzerinde vardır; sahada ise yoktur. Uyuşturucu tek bir kapıdan giriyor; ama mücadele kırk ayrı duvara çarpıyor. Bu dağınıklığa derhal son verin ve bu meselede devlet aklını çalıştırın. İktidar hakikatle ve ciddiyetle, devleti yönetme erki olarak gövdesini taşın altına koymazsa, yarın çok geç olacak. Defaatle söyledik, basın toplantısında, komisyonda, her platformda dile getirdik; Bataklığı kurutmadan sivrisinek öldürmekle övünemeyiz.” “Güvenlik politikalarında hamaset değil, strateji lazım” Bugün organize suç örgütlerinin yeniden palazlanması, bazı kamu görevlilerine uzanan siyasi koruma zincirleri, yıllardır çözülmeyen yapısal sorunlar hepimizin gözü önündedir. Unutmayalım, ‘Adalet zedelenirse, güvenlik delinir.’ Gerçek güvenlik; insan onuruna saygılı, şovenist söylemlerden uzak, hukuka dayalı bir devlet aklıyla mümkündür. Güvenlik politikalarında hamaset değil, strateji lazım.” “Polis huzur bulmadan toplum huzur bulamaz” Sayın Bakan, çok önemsediğimiz diğer bir konu ise polis intiharları. Diğer intiharlarla kıyasladığımızda neredeyse 4 katı. Son yıllarda yüzlerce polisimiz; aşırı mesai, mobbing, borç baskısı ve tükenmişlik nedeniyle yaşamına son vermiştir. Bu vakalar münferit değildir; bu bir kurumsal alarmdır. Şunu açıkça ifade ediyorum, ‘Polis huzur bulmadan toplum huzur bulamaz.’ Polisin sorunu çözülmeden güvenlik bütçesi tamamlanmış sayılmaz. Bir polis yalnızca üniforma değildir; bir baba, bir evlat, bir eş, bir insandır. Devlet, personeline sadece maaş değil; moral, motivasyon sağlamak ve adil davranmak zorundadır. Her şeyden ziyade güvenlik güçlerimizi sahiplenin sayın Bakan. Polisimizi sahipsiz bırakmayın. Övgü ucuzdur. Hak ise pahalı olandır. Devlet pahalı olanı vermek zorundadır. Polisimizi sahipsiz bırakmak, bunca intiharı duymazdan gelmek, ya hu bu arkadaşlarımızın derdi ne deyip bir dönüp bakmamak haksızlıktır.” “Ehliyetli, liyakatlı ve insan odaklı yönetimi olmazsa bunlar oluyor” Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. İktidarın masalları şöyle dura dursun. Gelin biz size Yorgun İktidarın duyduğu, gördüğü ama 3 maymunu oynadığı acı hakikatlerden bahsedelim. Yorgun iktidarın ehliyetli, liyakatlı ve insan odaklı yönetimi olmazsa bunlar oluyor. Yanı başımızda, Gazi Meclis’e komşu bir ilçede; bir soluk ötemizde, Altındağ’da 11 yaşında engelli bir çocuk! 5 yıldır okul çağında olmasına ve MEB’in sistemine düşmesine rağmen devletin arayıp bulmadığı yavrumuz güvercin kümesinde yaşıyor. Kimsenin haberi olmuyor. İlkokul çağındaki çocuklar çeteleşip birbirlerini dövüyor. Lise öğrencileri öğretmenlerini hastanelik ediyor. Başka bir lisede erkek öğrenciler, kız öğrencilerin nasıl taciz edileceğine dair ‘kılavuz’ hazırlıyor. İktidarınızda kendini bilmez bir imam camide zina yapıyor. Denetimsiz bırakılan densiz bir müezzin tefecilik yapıyor. Vicdanını yitirmiş bir sözde doktor bebek öldürüyor. Adliye de emanetçi, emanet edilen malları çalıyor. Magandalar sokak ortasında bir kadına tecavüz girişiminde bulunuyor ve iki ay sonra serbest bırakılıyor.” “Toplumun, devletin, kurumların her kademesinde bir kokuşma, bir yozlaşma yaşanıyor, ‘Yorgun İktidar’ ise sadece seyrediyor” “Futbolcular ve hakemler bahis oynuyor. Sanal Kumar iktidarınız sayesinde herkesin elinde. Sınırda görevli bir general, aracıyla insan kaçakçılığı yapıyor. Milletvekilleri altın kaçakçılığı yapıyor. Siyasetçiler rüşvet alıyor, yolsuzluk yapıyor. Bir kısım Hâkimler ve Savcılar, para ve güç sahipleriyle içkili bir masada poz veriyor. İşsiz kalan bir adam belediye önünde kendini yakıyor. Çocuklarını yokluktan, çaresizlikten saç kurutma makinasıyla ısıtmaya çalışan, ısıtamayan bir anne, yan odada kendini asıyor. Babası cezaevinde, annesi madde bağımlısı, İzmir’de hurda toplarken elektrik sobasından çıkan yangında en büyüğü daha 5 yaşında olan 5 yavrumuz ölüyor. Gıda üreticileri hileli gıda üretiyor. Denetim yapan zabıta komiseri işini hakkıyla yaptığı için mesleğinden atılıyor. 36 suçtan sabıkası olan torbacılar polislerimizi şehit ediyor. Türkiye’nin en büyük suç ve mafya örgütü liderleri, siyasi parti genel başkanlarının makamlarında ağırlanıyor. Ülkenin en büyük uyuşturucu operasyonu, en büyük baronlar davası diye duyurduğunuz davada tutuklu sanık kalmıyor. Eline silah almamış insanlar ‘terörist’ diye yakalanıyor. Bir kararnameyle haklarında doğru düzgün bir yargılama yokken ekmeğinden, işinden ediliyor. 18 yaşından küçük çocuklar sokak ortasında insan öldürüyor. Başka ülkelerde 50–100 yılda bir görülen skandallar, bizim günlük hayatımızın rutini hâline geliyor. Toplumun, devletin, kurumların her kademesinde bir kokuşma, bir yozlaşma yaşanıyor. ‘Yorgun İktidar’ ise sadece seyrediyor. Ülkenin gerçeklerini duymaya tahammül edemeyen ‘Yorgun iktidarın vekilleri’ ise kendi arkadaşları konuştuktan sonra Genel Kurul Salonunu boşaltıyor.”

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: