DEVA Partili Ekmen: Süreç yasası gecikmemeli
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Habertürk ekranlarında Eren Eğilmez’in sunduğu “Gerçek Fikri Ne?” programına konuk oldu. Ekmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İmralı Heyeti’nin görüşmelerine ve son Komisyon toplantısına dair değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı ile İmralı Heyeti’nin görüşmesi sürecin işlediğini gösteriyor
Komisyon oturumları sürecin işleyişine ışık tutuyor
Tasfiye süreci konusunda hukuki boşluklar var
Sunucunun “PKK’nın 26 Ekim’de Türkiye’den çekilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” ve “Çekilme nasıl bir düzen içinde gerçekleşebiliyor?” şeklindeki sorularını yanıtlayan Ekmen, “’Örgütün feshi oldu mu?’ sorusu çok temel bir noktaya işaret ediyor. Mevcut Türk Ceza Kanunu ve İnfaz Kanunu kendini fesheden bir örgüt hakkında işlem yapmaya yeterli değil. Kanunlarımızda parçalı düzenlemeler var, ancak önceki süreçlerde bu işe yaramadı ve bu sürecin de ruhuna uygun değil. Geçiş sürecine ilişkin yasal çerçeveler gecikti, çok önceden bu kanunlar hazırlanmalıydı. Örneğin, 27 Şubat’taki çağrı sonrasında devlet, Meclis ve ilgili kurumlar hazırlıklarını tamamlamalı, 12 Mayıs’ta fesih kararı alındıysa 11 Temmuz’daki silah bırakma seremonisine kadar gerekli yasa çıkarılmalıydı. Bu yasanın içeriğinde; dağdakiler, cezaevindekiler ve yurt dışındakiler için ceza hukuku açısından sınıflandırma ve hangi davaların nasıl ele alınacağı net olmalıydı. Ardından entegrasyon politikaları -eğitim, sosyal, kültürel ve ekonomik adaptasyonu destekleyecek adımlar- somut biçimde belirlenmeliydi. Bu konudaki yaklaşımı yanlış buluyorum. ‘Örgüt kendini feshetti, kendi kendini silahsızlandırsın’ anlayışı, sanki örgüt kendi kendini yok edecekmiş de sonra yasalar çıkartılacak deniyor. Farz edelim ki belli lojistik alanlar devlete terk edildi, bazı silahlar yakıldı veya belirlenmiş adreslere teslim edildi; bu kişiler oradan çıkıp Süleymaniye’ye, Erbil’e, ardından Batman’a veya Diyarbakır’a gelebiliyor mu? Hayır; yeniden örgütün kontrolündeki yaşam alanlarına dönüyorlar. O zaman bu soru ortaya çıkıyor: Bu örgüt gerçekten kendini feshetti mi? Yoksa yalnızca geri çekilmeden mi söz ediyoruz?” açıklamasında bulundu.
Örgüt üyelerinin hukuki statüsü netleşmeli
Yasama süreci artık başlatmalı
“Yapılacak ilk adım sizce nedir?” sorusu üzerine Ekmen, “Benim kanaatim, devletin artık karar verip bu konuda yasama sürecini başlatması gerektiği yönünde. Çünkü bu süreç, Türkiye’nin geçmişte yürüttüğü 13 barış veya çözüm girişiminden ve dünyadaki örneklerden farklı; atipik bir süreçten söz ediyoruz. Güven artırıcı önlemler, atılması gereken adımlar, hasta hükümlü tutuklular, cezaevi gözlem kurullarının uygulamalarından kaynaklanan sorunlar ya da Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM kararının uygulanmaması gibi birçok hususu sayabilirim. Ancak anladığım kadarıyla devlet, sürecin bir pazarlığa dayandığı izlenimi yaratmamak için tasfiye süreci tamamlanmadan ‘pozitif barış’ olarak adlandırabileceğimiz hukuk, özgürlük, adalet ve demokrasi alanındaki adımlardan herhangi birini atmaktan çekiniyor. Örneğin kayyımlarla ilgili politikadan geri adım atılmıyor ve İçişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, kayyımlar hakkındaki hazır yasal düzenleme de Meclis’e sevk edilmiyor. Doğru ya da yanlış, nihayetinde bu sürecin başarılı olmasını istiyoruz; bu yüzden öbür kısmı tartışmıyoruz. Doğru olan önce kök sebepleri ortadan kaldırmak yani pozitif barışı tesis etmekti; devlet öyle bir hukuk, adalet ve özgürlük sistemi kurardı ki örgüt kendiliğinden anlamsızlaşırdı. Ancak neticede bu yola başvurulduğuna ve ‘Önce örgütün tasfiyesi tamamlanmalı’ denildiğine göre bu durumda yapılacak ilk iş, örgüt mensuplarının hangi hukuki statüye tabi olacaklarına dair belirsizliği gidermek ve Meclis’te Komisyon’un tavsiye raporunu hazırlayıp ardından yasama faaliyetini başlatmak olmalıdır” açıklamasında bulundu.