DEVA Partili Ekmen: Siyaset küçük imkânları büyütüp bir sonraki aşamaya taşımaktır
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, 8 Kasım’da Diyarbakır’da Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen “Toplumsal Barışın İnşasında Hukukun Rolü” başlıklı etkinlikte konuşmacı olarak yer aldı. Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun beklenen raporu, toplumsal barışın güçlendirilmesi ve adaletin toplumun tüm kesimleri için erişilebilir hale gelmesi konuları tartışıldı. Ekmen, soru-yanıt kısmında geniş bir değerlendirme yaptı.
Her süreçte çatışma da biriciktir
Süreci başından itibaren değerlendiren Ekmen, “Bu süreç başladığından beri hep ‘olur’u isteyerek, olurunu zorlayarak, olabilirliği topluma göstererek konuştuk. ‘Olmaz’ı, zoru, sıkıntıyı muhataplarıyla konuştuk ama kamusal alanda çok az dile getirdik. İngilizce’de buna ‘wishful thinking’ deniyor. Yani biraz da olayların gelişimini arzu ettiğiniz şekilde konuşmak. Her sürecin biricik olduğuna inanıyorum, çatışmalar da biriciktir. En kuvvetli mimariye ve ajandaya sahip bir süreci bile zehirleyip ifsat edebilirsiniz; aynı şekilde mimarisi zayıf ve neredeyse ajandası olmayan bir süreci de olgunlaştırıp hedefe ulaştırabilirsiniz. Bu, toplumun ortak çabasına ve katkısına; siyasi alanın ve siyasetin genişletilmesi çabasına bağlıdır. Biz meseleyi bu perspektifle ele alıyoruz. Ancak bir ön şart olarak mevcut durumla yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum, her tarafta bir tatminsizlik var. Benim anladığım kadarıyla ekim ayının sonlarına doğru, Ömer Öcalan’ın Abdullah Öcalan ziyareti sonrasında kamuoyuna söylediği cümle dışında bir gelişme olmadı ve kısa vadede de olmayacak gibi görünüyor. O açıklama ‘Bana imkân ve fırsat verilirse bu meseleyi silah ve şiddet zemininden çekip demokrasi, siyaset ve hukuk zeminine çekmeye muktedirim.’ Bu ifade; kalıcı barışa, pozitif barışa ve bu meselenin anayasal düzlemde çözümüne dair bir vaat içermiyordu; sadece yöntem değişikliğini içeriyordu. Silahlı unsurların mesele üzerindeki blokajın kaldırılmasına yönelik bir işaretti. Şu anda Komisyon’un da görevi pozitif barışa dair bir perspektif sunup negatif barışı tesis edecek yasaları çıkartmaktır. Aslında devletin her kademesi ve kurumsal yapısı, pozitif barış gündeminde ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyor. Ama yüzyıllık alışkanlıklardan kurtulmanın zorlukları var” ifadeleriyle genel bir görüş belirtti.
Özel bir yasa olmadan bir tasfiye girişimi işlemez
Ekmen, önceki konuşmalarında olduğu gibi etkinlikte de mevcut Türk Ceza Kanunu, TMK ve Ceza İnfaz Kanunu’nun örgütün tasfiyesi konusunda yetersiz kaldığını vurgulayarak, “Kimin hangi hukuki statüye tabi olacağı, kimin yeni dönemde entegrasyon politikalarına kolayca geçebileceği; kimin ise cezalandırma, uzaklaştırma ya da ülke dışında kalma gibi sebeplerle sürecin dışında tutulacağı en baştan belirlenmelidir. Özel bir yasa olmadan bir tasfiye girişimi işlemez. Bunu 1999’daki barış gruplarında da 2009 Oslo sürecinde de gördük. Böyle bir girişim bir hâkimin veya savcının yorumuna ya da elinde sarı bir zarfta not götüren bir istihbarat görevlisinin inisiyatifine bırakılamaz. Her şey çok açık ve net olmalıdır. Bu netliğin sağlanması gerektiğinde de üç ana başlık karşımıza çıkıyor: Dağdaki kadrolar, cezaevlerinde olan veya yargılaması devam edenler, yurt dışında bulunanlar. Bu grupların her biri kendi içinde üç alt kategoriye ayrılabilir: Silahlı eylemlerin doğrudan parçası, eylemcisi veya karar vericisi olanlar, herhangi bir eyleme karışmayanlar, örgüt yöneticileri. Anlaşıldığı kadarıyla bu sınıflandırma Avrupa, cezaevleri ve dağdaki unsurlar için geçerli olacak. Bu konuda bazı ön mutabakatların olduğu da görülüyor. Büyük olasılıkla, bu mutabakata uygun şekilde hazırlanmış bir yasa taslağı karşımıza çıkacak. Bizden komisyon raporu bekliyorlar ancak biz masada değiliz. MİT Başkanının yaptığı ilk bilgilendirme dışında, son üç aydaki gelişmeler hakkında herhangi bir ek bilgiye sahip değiliz. Biz sadece süreci yürütenlere eşlik etmeye çalışan insanlarız, onların yürüttüğü sürecin meşru olduğunu topluma anlatıyoruz. Eğer tarafların mutabık kaldığı bir metin Komisyon’a gelirse -kabaca İmralı-Kandil-MİT üçlüsünün üzerinde uzlaştığı bir çerçeve- doğruysa onaylarız, eksikse tamamlarız, yanlışsa eleştiririz. O halde bu sürecin nasıl işleyeceğine dair Kandil ile İmralı arasında varılmış bir mutabakatın bize getirilmesi gerekir ki biz de sonuç üretecek bir rapor ve yasalaşma yapabilelim. Bu aşamada amaç ideal olanı değil, uygulanabilir ve sonuç aldıracak olanı tercih etmektir” dedi.
Yeni infaz düzenlemesi umut hakkını güçlendirebilir
Siyasetçi olarak görevimiz, elimizdeki küçük imkânları büyütüp bir sonraki aşamaya taşımaktır
Sayın Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanı olarak açıklama yapması gerekiyor