Ali Babacan: “Hesap ortada, asgari ücret zammı en az yüzde 50 olmalı”
“Türkiye üç kuruşla hayatta kalmaya çalışanların ülkesi oldu, koskoca ülke Survivor setine döndü” “Ağırlıklı olarak ekonomi yönetimindeki bürokrasiye yapılan son dakika maaş zammı ayıptır. Bu hak mı ya?” “Anayasal düzene karşı kalkışma suçunu şöyle bir kenara koyun, ama diğer suçlar arasında ayrım yapmayın” “Yaz saati uygulaması sona ermeli, Türkiye'nin normal bir saat düzenine tekrar dönmesi lazım” “Yoksul yurttaşlarımıza geçimini sağlayabileceği asgari gelir desteği sağlayacağız”
"Engelli bireylerin önündeki engeller, aslında toplumun önündeki engellerdir”
Konuşmasına 3 Aralık Engelliler Gününe değinerek başlayan Babacan, "Bugün 3 Aralık, Dünya Engelliler Günü. Bugün, toplumumuzun önemli bir kesimi için, bir kez daha düşünme, bir kez daha hatırlama günüdür. Engelli vatandaşlarımız, ne yazık ki sistematik bir ihmalin gölgesinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Eğitimde eşit fırsatlara erişemiyorlar. İstihdamda hak ettikleri yerlere ulaşamıyorlar. Sağlık hizmetlerinde ise karşılaştıkları zorluklar yaşam kalitelerini düşürüyor. Şehirlerimiz, yaşadığımız mekanların çoğu engelli erişimine uygun değil maalesef. Oysa, bu saydıklarımın hepsi, birer “temel hak” meselesi. Evet: Eğitim, sağlık, istihdam, erişebilmek, ulaşabilmek bunların tamamı insan hakkı meselesidir. Biz biliyoruz ki: Engelli bireylerin önündeki engeller, aslında toplumun topyekûn önündeki engellerdir. Onların yaşamını kolaylaştırmadan, gerçek bir sosyal devletten söz edemeyiz. Her yaştaki engelli vatandaşımızı, toplumsal hayata bağlayacak bir eğitim sistemi kurmak zorundayız. Her engelli vatandaşımızın sahip olduğu becerileri, çalışma hayatında değerlendirmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
"Emeklimiz, asgari ücretlimiz sadakaya, fitreye muhtaç oldu"
“Emeklimiz, asgari ücretlimiz sadakaya, fitreye muhtaç oldu. Diyanetin fetvası var bu konuda biliyorsunuz, verilebilir diye. ‘Kiramızı ödeyemez haldeyiz’ diyorlar; sokağa atılmaktan korkuyorlar. Ülkemizin yarınları, tutulmayan vaatlerle kararıyor. Milletimizin umudu, yıllardır ertelenen sözlerle tüketiliyor. Ve bugün Türkiye, refah yolunda ilerlemek yerine; giderek daralan bir darboğazın içinde sürükleniyor. Dar ve sabit gelirli milyonlar, enflasyonun ağır yükü altında ezildi, ezdirildi. Gelir adaletsizliği tarihinde görülmemiş seviyelere ulaştı. Türkiye; üç kuruşla hayatta kalmaya çalışanların ülkesi oldu. Koskoca ülke adeta Survivor setine döndü. Bu tablo bizi kahrediyor."
"Açlık sınırı neredeyse asgari emekli maaşının iki katına çıkmış durumda”
“Asgari ücrete yüzde 50’nin altında bir zam kul hakkı doğurur”
Asgari ücret tartışmalarının yeniden gündeme geldiği dönemde, Babacan hükümetin geçen yıl enflasyonunu göz ardı ederek milyonlarca çalışanı mağdur ettiğini vurguladı. Gerçek enflasyon, alım gücü kaybı ve refah payı dikkate alındığında asgari ücrete yapılması gereken zammın yüzde 50 olduğunu kaydeden Babacan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Söyledik söylüyoruz; 2025 başında asgari ücret ilk defa gerçekleşen, insanların yaşadığı enflasyon oranında değil, beklenen enflasyon oranına göre belirlendi. Beklenen enflasyon dediğimiz iktidardakilerin yazdığı bir rakam. Tahmin olarak ortaya koyduğu bir beklenti sadece. İşçimizin, enflasyondan doğan hakkı yüzde 45 civarındayken, bu sene başında sadece yüzde 30 bir artış yapıldı asgari ücrette. Asgari ücretlimizin geçen seneden 15’lik bir alacağı var. Bunu bir kere yazın. Az önce açıklanan Kasım enflasyonundan sonra artık kesinleşti. Bu yılın enflasyonu da yüzde 30’un üstünde olacak. Enflasyon yüzde 30 küsur diyorlar ama bakıyorsunuz konut enflasyonu yüzde 50, eğitimde yüzde 66 bugün açıklanan rakamlar. Geçen seneden 15 alacak var mı? İşçimizin alacağı var. Bu sene de enflasyon yüzde 30 civarında bitecek mi? 15’e 30’u ekleyin. Kaç etti? 45. Pazartesi günü açıklandı. Ekonomi yüzde 3,7 büyüdü diyorlar. E büyümeden de demek ki asgari ücretlimizin bir refah payı var. Yüzde 5 de en azından oradan bir refah payı gelmesi lazım asgari ücretlimize. 45’e 5 de refah payını ekleyin, 50. Hesap çok basit. Geçen seneden alacak 15. Bu senenin enflasyonu 30; 5 de refah payı, yüzde 50 ediyor. Bunun haricinde yapılan her hesap kul hakkı doğurur arkadaşlar.”
“En tepedeki yüzde 5’in zenginleşmesi için geri kalan yüzde 95’ten fedakârlık bekleyemezsiniz”
“Bütün bunlar yetmiyormuş gibi pazartesi günü bir garabete daha şahit olduk. Plan Bütçe Komisyonu'nda pat diye bir önerge verdiler. Belli sayıda kamu görevlisinin maaşlarına zam yapıverdiler. Peki bu maaş zammını kim aldı diye bakıyoruz. Ağırlıklı olarak ekonomi yönetimindeki bürokrasi. Ya ayıp denen bir şey var ya. Sen ekonominin başında ol. Yöneten heyet olarak ve plan bütçeye son dakikada kendi maaşını artıracak bir önerge getir. Bu hak mı ya? Bütçeyi hazırlayanlar kendi maaşlarını son dakikada artırıyorlar. Hesap bu bakın. Bu tamamen plansızlık, savrukluk, adaletsizlik. Artış bekleyen bir sürü gruplar var. Akademisyenler, hekimler. Hepsinden talep geliyor bize. Topyekün bir düzenleme olmadan, kamuda maaş adaletini sağlayan topyekün bir düzenleme olmadan, çalışanla emekli arasındaki maaş dengesini korumadan yapılan her iş, atılan her adım adaletsizliği bozar.”
“Yoksul yurttaşlarımıza asgari gelir desteği sağlama sözünü verdik. Bu sözümüzün de arkasındayız”
Babacan, temel gıda üretiminde yaşanan çöküşün ülkenin geleceğini tehdit ettiğini vurguladı. Savunma sanayindeki başarıların önemli olduğunu ancak tarımdaki alarm verici tabloyu örtmediğini söyleyen Babacan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, bu Stockholm başka Stockholm ha, karıştırmayın. Bugünlerde tartışılan başka bir şey var. O değil. Bu Stokcholm Araştırma Enstitüsü'nün ilk 100 savunma sanayi şirketi içerisine, Avrupa'daki en büyük 100 savunma sanayi içerisine beş Türk firması girdi. Gerçekten gurur duyuyoruz. Öte yandan tarım sektörüne baktığımızda da tam yüzde 12.7 oranında küçülme var arkadaşlar. Türkiye büyüdü diyorlar ama tarımda neredeyse yüzde 13’e varan bir küçülme var, daralma var. Geçenlerde büyük bir gıda zincirinin CEO'su açıklama yaptı. Bu gidişle dedi, marketlerde rafa koyacak ürün bulamayacağız, gıda ürünü bulamayacağız Türkiye'de dedi. Alarm zilleri çalıyor. Çünkü Türkiye'nin arkadaşlar bir tarım politikası yok. Türkiye'de ürün bazlı bir planlama yapılmıyor.”
“Uzunca bir süredir kamuoyunda büyük bir beklemeye dönüşen on birinci yargı paketi, bugün meclisin Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak. 14.30’da. 31 Temmuz 2023 tarihinde COVID salgını nedeniyle yapılan yasal düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve bunun giderilmesi gerektiğini defalarca ifade ettik. Ancak bu yargı paketinde de infazda eşitlik ilkesini tam anlamıyla sağlayacak düzenleme görmedik. Bu kürsüden bir kez daha iktidara sesleniyorum: Eğer hakkıyla bir düzenleme yapmak istiyorsanız, anayasal düzene karşı kalkışma suçunu şöyle bir kenara koyun, ama diğer suçlar arasında ayrım yapmayın. İnfazda eşitliği böyle sağlayın. 11. yargı paketinin komisyon ve genel kurul çalışmaları sırasında eksik bırakılan hususları tamamlayın ve başından bu yana dile getirdiğiniz cezada adalet, infazda eşitlik ilkelerini teklifin metnine de ruhuna da hakim kılın. Bu yönde atacağınız adımlara arkadaşlarımız destek verecektir.
“İş beğenmiyorsun lafını işitmeyi değil, beğeneceğiniz işi ve maaşı vaat ediyoruz”